: God's Gamble : Revenge's Poisionous Game :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol





♦ God's Gamble yeni kadrosu ve temasıyla aktif hâle gelmiştir.

♦Toplu msn adresimiz group1062728@group sim.com dur.

♦Avatar boyutu 170x300'dür.

♦ Her üye öncelikle buraya başvurarak RP'sini puanlatmalı, daha sonra ise ırkına karar vererek rütbe seçimini yapmalıdır.

♦ Rütbe edinen üyelerimiz model seçimini yaparak karakterlerinin görünüşlerini belirleyebilirler.

♦Eğer Cadı veya Büyücü'yseniz buradan karakteriniz için bir özel yetenek sahibi olabilirsiniz


♦ Gelecek Postası


Büyücü dünyasından haberler.

♦ Ay Işığı
Vampir dünyasından haberler.

♦ Gizli Geçit
Elf dünyasından haberler.

♦ Dalgaların Fısıltısı
Aquarina Çalkalanıyor!



Ayın rol oyunu. Rol oyunu. {Isimler}

Ayın erkek rol oyuncusu. Isim - Rol oyunu.

Ayın kadın rol oyuncusu. İsim - Rol oyunu.

Ayın düşmanları. Isim & Isim - Rol oyunu.

Ayın çifti. IsimxIsim - Rol oyunu.

Ayın takımı. Isim. {link}




 







 

 Zachwieja

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sturm
Aether Ajanı & Kiralık Katil
Aether Ajanı & Kiralık Katil
Sturm


Mesaj Sayısı : 34

Zachwieja Empty
MesajKonu: Zachwieja   Zachwieja Kilitt11Paz Haz. 26, 2011 2:14 am

Brynja Zachwieja x Sturm
Akşama doğru
Doğaçlama


Sen de. Ve sen de. Sen… Sturm. Sen de…

Cevap vermeye fırsat verilmeden gözleri sihirli bir bağla bağlanmıştı. Bir anda karanlığa gömülen dünyası, hem yer yön duygusunu hem de zaman olgusunu kaybetmişti. Sesi dudaklarının ardında buharlaşıyordu. Sanki daha önceden konuşmayı bilmiyormuş gibi. Elleri arkasında sabitlenmişti, derisini kavlatan dağlanmış bir demirle bağlıydı sanki. Ancak tenini örten hiçbir madde yoktu, efsun dışında. O da bir nevi enerjiydi. Ve bloke etmek yine kendisine bağlıydı. Tanrıçasına olan inancını kaybettiği şu günlerde bir tek kendine güveniyordu. Ve iç güdülerine. Duyularının elinden alındığı o anda tek çaresi kendi içine dönmekti. O çok methedilen zekâsı devreye girmeliydi. Ancak öfkesi tüm sistemini bloke ediyordu. Hırıltılı bir nefes bıraktı ve kollarına kenetlenen ellerden kurtulup yanındakilere çelme taktı. Dikkatleri dağıldığında büyü de beraberinde yok olacaktı. Dediği gibi de olmuştu. Düşünülmeden de olsa eline geçirdiği sivri cismi onu tutsak etmeye çalışanlara saplamıştı. Sivri cisim ete saplandıkça Sturm’un midesinde, kasıklarında, tüm vücudunda bir sızı oluşmuştu. Hoşuna giden türden. Ve o kök boyası rengini andıran sıvı aktıkça duyduğu haz daha da artıyordu. Yaşamak için çırpınan kalbin son atışlarını duyana kadar, kendinden tamamen uzaklaşmıştı Sturm. Ya da bambaşka bir Sturm’u keşfetmişti.

***

Ayak bastığı bu yere ait anıları hala tazeydi zihninde. O gün böyle bir şey başına gelmeseydi şu anki Sturm ne olurdu, hala düşünürdü. Ancak hayatı umduğundan iyi gidiyordu. Hayatını kazandığı meslekten duyduğu zevk tüm maddi değerlerin önündeydi. Ancak hala eksik tarafları vardı. Mesela yıllardır görmediği kardeşi. Saplantılı olduğu tek konuydu. Brynja. Okulunun birkaç günlüğüne tatile girdiğini biliyordu. Örgütten bilgi toplamak her zaman işine yaramıştı. Karaghatan çıkıp Natens’ın sessiz sokaklarında yürümeye başladı, Brynja’nın gideceği otele doğru. Otele yaklaştıkça seyrek de olsa yaşam formlarına rastlıyordu zaman zaman. Birçoğu kendilerini pazarlayan cadılar da olsa. Hatta gerçekten akılsız olanın biri Sturm’a yaklaşma cesaretini dahi göstermişti. Yaklaştıkça Sturm’un dikkati gerdanındaki değerli kolyeye takıldı. Beş para etmez bir bedenin hak etmeyeceği kadar değerliydi. Ve kimin hoşuna gideceğini biliyordu. Kadın kendine yaklaşmaya başladıkça Sturm yönünü değiştirip onu dar bir çıkmaz sokağa sürüklüyordu. Sokağı çevreleyen duvarlardan birine sırtına dayadı, zavallı cadı kirli vücudunu Sturm’unkine yapıştırırken. Dokunuşları Sturm’un asabını bozuyordu. Ancak istifini bozmadı büyücü. Elini kadının boynuna götürdü ve kolyeyi boynundan söküp aldı. “Bir acuzenin taşıyamayacağı kadar değerli.” Dedikten sonra kadının çantasına uzanan elini tuttu, diğeriyle birlikte duvara dayadı ellerini. “ Unutmadan, bir aptal da taşıyamaz.” Dedikten sonra asasını çıkaracaktı, ancak son anda karar değiştirdi. En azından kirli kan akıtılmalıydı. Paltosunun iç ceplerinden sivri bir bıçak çıkardı, çok geçmeden de kadının sol kaburgalarına batırdı. Kendine döndürüp kadını, boğazını tek bir hamleyle ikiye ayırdı. Kolye kana bulandıysa da hala güzel gözüküyordu. Brynja’ya bir hediye.

Otele çoktan varmış hatta holünde Brynja’nın gelişini beklemeye başlamıştı. Kolye ise çoktan temizlenmişti. Elinde evirip çevirirken kardeşinin boynunda nasıl duracağını hayal ediyordu. Aslında daha çok kardeşinin aradan geçen zamandan sonraki halini tahmin etmeye çalışıyordu. Sert yüz hatlarını ölümüne kadar taşıyacağını biliyordu. Tam bunları düşünürken otelin kapısı açılmıştı. Gelenin tanıdık aurası Sturm’a çoktan ulaşmıştı. Sturm buranın öğrencilere yasak olduğunu duymuştu, ancak Brynja için yasaklar pek de umursanacak bir şey değildi. Kız asansörün önünde beklerken Sturm yerinden kalktı. Asansör kapısı tam kapanacakken kapıyı iteledi ve Brynja’yı içeri itti. Ardından da kapı kapandı. Aynadaki yansımalarına boş gözlerle bakan Brynja’ya gülümsedi ve kızı rahatsız edecek, abartılı bir öpücüğü boynuna yerleştirdi.” Küçük kardeşim. Beni çok özlediğini biliyorum.” Yüzünde hiçbir değişim yoktu tahmin ettiği gibi. Asansör kapısı açıldı ve kız hışımla çıktı asansörden. Koridor boyunca ilerlerken Sturm da peşinden ağır adımlarla ilerledi. Oda kapısını açtı kız, tam kapatıyordu ki Sturm yine müdahele etti ve cebren girdi odaya. Kendini odadaki bir koltuğa bıraktı, kardeşi tam yanından geçerken kızı kendine çekti ve sırtını görecek biçimde oturttu. Ardından cebindeki kolyeyi kızın boynuna taktı. “ Sana layık değil kardeşim. Ancak en güzel sende duracağından emindim.” Derken kızı elinden tutup kaldırmış ve aynaya doğru sürüklemeye başlamıştı. Aynanın önünde durdu ikisi de. Sturm kızın boynunu örten saçları geriye attı ve parmak ucunu kolyenin hizasında gezdirmeye başladı.” Seni özledim.” Kollarını kızın beline sardı ve iyice çekti kendine. Çok değişmişti. Ve Sturm’un aklını başından alacak kadar da güzelleşmişti.

mrr:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Brynja Zachwieja
V. Sınıf Atheraux
V. Sınıf Atheraux
Brynja Zachwieja


Mesaj Sayısı : 37

Zachwieja Empty
MesajKonu: Geri: Zachwieja   Zachwieja Kilitt11Paz Haz. 26, 2011 3:48 am






sing with me;;

sing for the year. sing for the laughter, sing for the tear. sing with me, just for today. maybe tomorrow, the good lord will take you away.
Bu gereksiz çabaların niye var olduğunu bilmiyordu. Hastalıklı nefeslere sahip insanlar, kendilerini üç fıçı biraya satan kadınlar… Bu düzenin sillelerinden kaçarken, neden böyle olduğunu irdelemeden edemiyordu. Bir Zachwieja kızına göre fazlasıyla meraklı olan Brynja, yine histeri krizlerinden birini ağırlıyordu. Paranoya. Söz konusu batıl inanç tarzı şeyler olunca, paranoyak sıfatı, ona, Brynja isminden dahi çok yakışıyordu. On üçüncü cuma. Hiçbir zaman muggle düşmanı bir safkan olmamıştı; aksine, fazlasıyla meraklı, her şeyi irdeleyen yapısı, Brynja’yı, onlara itmişti. Ay’ın parlaklığını esirgemediği, sıradan gibi görünen o geceden sonra, dinleri dahi sorgular olmuştu. Farklı inançlar, farklı fikirler, farklı nefesler… Tükenmeyen meraklar, arzular, derinlerde bir yerde, başına dertler açmaya başlamıştı bile. Ağzında çoktan demode olmuş bir melodi, notalarını kaybetmiş, aramaya da mecali kalmamış bir şekilde yıpranıyordu. Bazı şeyler eskirdi ve onun için değerlenirdi, tıpkı şarap gibi. Bir şeylere değer verme ihtiyacını bu kadar yüzeysel yaşıyor olması, onu, fazlasıyla korkutuyordu. Çaresizlik, acizlik ve tüm kederler; beyni, kalbi ve buz kesilmiş tenini sarmış, boğazında bir yumru kalmıştı. Yutkundu, bir şey değişmedi. Evhamlanmaya aşina benliği, boş sokaklarda yol arıyordu, çıkmazlıkla karşı karşıya kalacağını bile bile, fütursuzca yapıyordu hem de bunu.

İnsanların acısını sadece yüzlerinden okumakla kalmıyordu. Acıları, kendi benliğiyle paylaşabiliyor ve bunun tatsızlığını vurguluyordu. Basit bir hayata sahip, sıradan bir portreydi o. Sert hatların birleşerek bir ahenk oluşturduğu suratı, hiçbir duygu yansıtmaz olmuştu. Doğum gününden bir gece önce, bekâretini Judas Darshkov’a armağan etmişti. Sırf hayatındaki en değerli insanı, abisi Sturm Zachwieja’yı geride bırakmak adına. O, tüm sözleri bozan, düşük ahlaklı bir genç kız değildi. Abisine o kadar değer veriyordu ki, onu, kendi bedeniyle lekelemek istemiyordu. Onu, on altı yaşına kadar bekletişi bu yüzdendi, ona karşı bir şeyler hissetmediğinden değil; ama Sturm, bunu asla anlamayacaktı. Onu suçlayamazdı; ama kendini de suçlayamazdı.

Zaman kazanmak adına, cisimlenmenin mide bulandırıcı olduğunu söyleyen ve yürümeyi tercih eden Brynja için dahi yollar tükenmek bilmemişti. Kollarıyla, bedenini siper ederek, dondurucu soğuğa direnmeye çalışıyordu. Ona nasıl dayanacağını bilmiyordu. Sağ elini, saçlarının arasına bıraktı, belki de hiç gitmemeliydi. Bu karara, otel kapısının önünde varması pek de iyi olmamıştı. Kendisi için yasak olarak nitelendirilmiş kapıyı çevik bir biçimde itti ve kararından vazgeçmemek adına hızlandı. İstediği kadar reddetsin, tutkularına yenik düşmüştü. Bu yenilginin acizliğiyle asansörü beklemeye koyuldu. Kapı tam kapanmak üzereyken, arkadan gelen bir kuvvet tarafından içeri itildi. Bunu tahmin etmeliydi. Yansımalarına baktı. Ne kadar da aynıydı gözleri, kokusu. Brynja’ya bir gülücük armağan eden Sturm’ün sakinliği pek de uzun sürmemişti. Birkaç saniye sonra, biçimli dudakları, boynuna, abartılı bir öpücük bırakıyordu. “Küçük kardeşim. Beni çok özlediğini biliyorum.” dedi Sturm. Yalan söylememişti. Genç kız, istemeden, sesinden taşan kibiri üstleniyordu. Nefesleri beklediğinden de düzenliydi, Sturm, kardeşinin, nasıl bir heyecana büründüğünü fark etmemişti. Asansörün kapısı açılır açılmaz kendisini dışarı atan kız, takip edildiğini biliyordu. Yüzündeki gergin ifade, bir an önce yok olmalıydı. Büyük ihtimalle, birkaç saat önce, bir fahişeye ait olan odanın kapısını iteledi ve Sturm gelmeden kapamayı denedi. Ah, şanssızdı, abisinin güçlü kollarına direnmesi ne kadar mümkün olabilirdi ki? Sturm, siyah ve gri tonlarındaki boğucu odanın köşesindeki deri koltuğa yerleşti. Brynja, yanından geçmek gibi bir hata yaparak, kendini, onun kucağında buldu. Boynuna yerleştirilen kolyenin –yüzde iki yüz doğum günü hediyesiydi– ardından, abisinin sesini tekrar işitti. “Sana layık değil kardeşim; ancak en güzel sende duracağından emindim.” Cümle bitmeden, Brynja’yı kaldırmış ve aynanın önüne kadar taşımıştı. Bir süre aynanın önünde öylece durdular, sonra, Sturm, kızın saçlarını topladı ve parmaklarını, kolyenin hizasında oynattı. Bu hareket ve gelecek cümle, tam anlamıyla, nefes kesiciydi. “Seni özledim.” Fazlasıyla tehlikeli bir pozisyondaydılar. Brynja’nın ince belini saran güçlü kolları, kızı, iyice kendine doğru çekti. “Sağol.” Bu bir fısıltıydı. Söyleyebileceği tek kelimeyi söylemiş olan Brynja, değişmişti, Sturm’ün aksine. Ona değişmek yakışmazdı. Gözlerini yansımadan uzaklaştırdı, başka çaresi yoktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sturm
Aether Ajanı & Kiralık Katil
Aether Ajanı & Kiralık Katil
Sturm


Mesaj Sayısı : 34

Zachwieja Empty
MesajKonu: Geri: Zachwieja   Zachwieja Kilitt11Ptsi Haz. 27, 2011 6:28 pm

İçini, daha çok da kalbini hareketlendiren heyecan, yerini anlamsız, iç burkan bir hayalkırıklığına bırakmıştı. Onca yolu kuru bir 'sağ ol' için tepmemişti. Ya da buz gibi bir ifade için. Sturm, hayatında pek nadir fedakarlıklar yapardı. Ki şüphesiz en büyük fedakarlığı ona anılarını tekrar hatırlatmaktı. Zamanı diğerleri gibi değerlendirmiyordu. Önemsiz bir olguydu, üzerinden hızla geçen ama iz bırakmayan gölge gibi. Asıl önem verdiği zihnini zapt eden zamandı. Onu ya geleceğe ya da geçmişe taşıyan ve her yolculukta daha da çok yıpratan. Kardeşinin teni, kokusu kolları arasındayken tini, ruhu ondan uzakken yıpranmaması imkansızdı. Tozlu aynaya yansıyan suretleri birbirlerine benzerken gerçek düzlemdeki halleri tezattı birbirlerine. Yüzü düştü Sturm'ün ve kollarını Brynja'dan ayırdı. Gerekli adımı attığını düşünüyordu, kıza istemediği bir şey yaptırmayacaktı. Koltuğa yerleşti tekrar. Gözü bir süreliğine yere takılmıştı. Sessizlik uzadıkça öfkesi yavaş yavaş su yüzüne çıkıyordu. Daha fazla dayanamadı. "O boynundaki bir hediyeden öte bir şey, dikkatli bak. Sahte parıltısının özünde belki de sayısız gözyaşı var. Ve gittikçe hissizleşen bir ruh. Zalim arzulara boyun eğen, artık canının bile yanmadığı ona ait olmayan bir beden. O bir fahişeye aitti, biliyor musun? Ona sahip olmak için kim bilir kaç defa vücudunu pazarladı. Maddi değeri yüksek bir şeye sahip olmak için kendi maneviyatını düşürdü belki. Ben bile o kolyenin sefil bedenine yakışmayacağını düşündüm. Hatta hayatını yargıladım zavallının. Seni ve onu kıyasladım. Sen en iyisine layıkken o çıkmaz bir sokakta öldürülmeye layıktı. O kolyeye kan bulaştı Brynja. Senin için akıttığım kaçıncı kan bilmiyorum. Bundan rahatsızsan söyle. Sıkıldım bu anlamsız mesafenden."Sesi sonlara doğru yükselmişti. Brynja'yı bu defa savunmayacaktı. Onu düşünürken kendine daha fazla ihanet etmek istemiyordu. Yanına yaklaşırken yüzünü kızın aksi yönüne çevirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Zachwieja
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» zachwieja

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: God's Gamble : Revenge's Poisionous Game : :: Büyücü Dünyası :: NATENS :: Gloria Garret-
Buraya geçin: