: God's Gamble : Revenge's Poisionous Game :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol





♦ God's Gamble yeni kadrosu ve temasıyla aktif hâle gelmiştir.

♦Toplu msn adresimiz group1062728@group sim.com dur.

♦Avatar boyutu 170x300'dür.

♦ Her üye öncelikle buraya başvurarak RP'sini puanlatmalı, daha sonra ise ırkına karar vererek rütbe seçimini yapmalıdır.

♦ Rütbe edinen üyelerimiz model seçimini yaparak karakterlerinin görünüşlerini belirleyebilirler.

♦Eğer Cadı veya Büyücü'yseniz buradan karakteriniz için bir özel yetenek sahibi olabilirsiniz


♦ Gelecek Postası


Büyücü dünyasından haberler.

♦ Ay Işığı
Vampir dünyasından haberler.

♦ Gizli Geçit
Elf dünyasından haberler.

♦ Dalgaların Fısıltısı
Aquarina Çalkalanıyor!



Ayın rol oyunu. Rol oyunu. {Isimler}

Ayın erkek rol oyuncusu. Isim - Rol oyunu.

Ayın kadın rol oyuncusu. İsim - Rol oyunu.

Ayın düşmanları. Isim & Isim - Rol oyunu.

Ayın çifti. IsimxIsim - Rol oyunu.

Ayın takımı. Isim. {link}




 







 

  Pécheur

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Jacquelyn
V. Sınıf Atheraux
V. Sınıf Atheraux
Jacquelyn


Mesaj Sayısı : 285
Yaş : 27

       Pécheur Empty
MesajKonu: Pécheur          Pécheur Kilitt11C.tesi Tem. 02, 2011 11:03 pm

Jacquelyn~Lucinda
Okul açıldıktan bi' kaç gün sonra.
Her şey olabilir.



    Sarınmıştı siyah ve bir kaç beden büyük gelen kalın kazağının içine. Yine üşüyordu, sokağa çıkmaktan bu yüzden nefret ediyordu işte. Onu evden dışarı adım atmaktan alı koyan ne pek az sevdiği büyücü ve cadılar ne de yalnızlığıydı. Kimseye söyleyememişti. Ağlıyordu her seferinde, dudakları bu sırrı paylaşacağında. Ağlıyor, gözyaşları boşanıyordu içine içine. Rüzgâr tenine her değdiğinde canı acıyordu belki de; içi titriyordu. Yavaş yavaş hüzne boyun eğiyor sessizleşiyordu. Sivri dişli, griye çalan siyah renkli kürkleriyle çalım satan, hırıldayan vahşi kurtların arasında kalmış minicik, ufacık ve masum bir avuç büyüklüğünde sarı bir civciv gibiydi rüzgârın karşısında. Masum... Hep acı mı çekmek zorundadır sanki hep mi üşümek zorunda hep mi nereden geldiği belli olmayan şeffaf bir titremeyle için için ağlamalı? Ve o kız alışmıştı artık, şu hayatta en kötü şey alışmak değil midir zaten? Savaşamayacak kadar alışmış olmak, her şeye aklınıza gelebilecek her şeye isyan edecek, baş kaldıracak güce ve cesarete sahipken susmak, ağlayamamak bile bazen; nefes alamadığını hissettiğinde bağırmak çağırmak ya da içmek yerine toprak yemek avuç dolusu. Bazen kötü şeyler olur, önüne geçemezsiniz kabullenirsiz ya; o kötü şeyler sürekli olur isyan edemezsiniz. E etmek neye yarar? Sen Yeter dediğinde pişman olup vazgeçecek mi sanki?
    Yıpratıyor, güçlendirmiyor sadece yoruyordu.
    Onun bu sessiz ve melun tavrına alışkındı kardeşi, üşümesini zayıf bir beden yapısına sahip olmasına veriyordu; solgun teninin yorgunluktan değil de hastalıklı bir yapıya sahip olmaktan dolayı sarıya yakın olduğunu düşünüyordu. Herkes gibi, pek çokları gibi. Pek derdi de yoktu şu hayatta sıradan kimselerden farklı. Babasıyla sürtüşmeleri, kurallar, sıkıcı dersler... Bir de rüzgâr. Birazcık da yalnızdı tabii fakat kardeşiyle olan çocukça kavgaları onu mutlu ediyordu. Her zaman tek derdi onu aşağılamak ya da yermek gibi duran üvey kardeşinin onu sevdiğinden adı gibi emindi. Ona baktı, saçlarını okşadı gözleriyle, sardı onu kollarına; gözlerini kapadı ve öyle hayal etti. Sevgi göstermekten acizdi. Nedenini bilmez ama utanmanın bir türüne yorardı bu huyunu. Tapınağın duvarına dayanmaktan vazgeçip kardeşinin yanına oturdu sessizce. Başını koydu omzuna, hafifçe gülümsedi. Çok mu seviyordu sanki onu, pek sayılmaz ama tek ona güvenebiliyordu. Yemek masasında babasına kardeşinin gece eve çok geç geldiğini ispiyonladığı anlar dışında.
    Yeni kesildiği belli olan çimlerin üzerinde gezdirmeye başladı elini. Sıkılmıştı uzun zamandır odasından dışarı adımını attığı her yerin bar ya da o tarz yerler olmasından. Ha bir de geçenlerde okula gelmişti. Her sene nasıl olduğu bilinmez bi şekilde okuldan atılmaktan kurtuluyordu. Daha doğrusu okuldan atılma şerefine nail olamıyordu. Bu başına geldikten sonra babasının bir aslan terbiyecesine - daha itici ve yağlısı - dönüşeceğinin farkında olmasına rağmen bunu yürekten diliyordu. Feronia'nın onu asla dikkate almayacağını bile bile şansını deniyordu her gün bir kez daha. Tapınağın yanında oturmayı teklif etmesi de ondandı işte, sıkıldığından ve belli tanrıçanın onu duyabileceğine inandığında. İç çekerek, sessizce konuştu:
    "Anlat hadi bi' şeyler. Yoksa benim dırdırımı çekersin."
    Sonra sustu. Gülümsedi. Dudaklarını uzun süre açmayacak bir şekilde kenetledi. Havuç rengi saçlarıyla oynamaya başladı. Beyaz çubuk gibi parmaklarını aralarında gezdiriyordu. Günlerdir taramadığı için saçlarında oluşmuş düğümleri çözmeye çalışırken elinde kalan saç yumaklarını elinden havaya doğru fırlatıp rüzgarın peşinde koşmasını izlemeye koyuldu. Hep özgür olmayı düşlemişti. Kimseye hesap vermeden yaşayabilmeyi, savrulmayı dilediğince.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Pécheur
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: God's Gamble : Revenge's Poisionous Game : :: ESTROVAN :: ILLUSTRIST CADILIK VE BUYUCULUK OKULU :: Hava Tapınağı-
Buraya geçin: