: God's Gamble : Revenge's Poisionous Game :
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaLatest imagesGiriş yapKayıt Ol





♦ God's Gamble yeni kadrosu ve temasıyla aktif hâle gelmiştir.

♦Toplu msn adresimiz group1062728@group sim.com dur.

♦Avatar boyutu 170x300'dür.

♦ Her üye öncelikle buraya başvurarak RP'sini puanlatmalı, daha sonra ise ırkına karar vererek rütbe seçimini yapmalıdır.

♦ Rütbe edinen üyelerimiz model seçimini yaparak karakterlerinin görünüşlerini belirleyebilirler.

♦Eğer Cadı veya Büyücü'yseniz buradan karakteriniz için bir özel yetenek sahibi olabilirsiniz


♦ Gelecek Postası


Büyücü dünyasından haberler.

♦ Ay Işığı
Vampir dünyasından haberler.

♦ Gizli Geçit
Elf dünyasından haberler.

♦ Dalgaların Fısıltısı
Aquarina Çalkalanıyor!



Ayın rol oyunu. Rol oyunu. {Isimler}

Ayın erkek rol oyuncusu. Isim - Rol oyunu.

Ayın kadın rol oyuncusu. İsim - Rol oyunu.

Ayın düşmanları. Isim & Isim - Rol oyunu.

Ayın çifti. IsimxIsim - Rol oyunu.

Ayın takımı. Isim. {link}




 







 

 Kaçamak

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Matteo Orlov
V. Sınıf Atheraux
V. Sınıf Atheraux
Matteo Orlov


Mesaj Sayısı : 33

Kaçamak Empty
MesajKonu: Kaçamak   Kaçamak Kilitt11Ptsi Haz. 27, 2011 4:46 pm

Kaçamak 7780
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Matteo Orlov
V. Sınıf Atheraux
V. Sınıf Atheraux
Matteo Orlov


Mesaj Sayısı : 33

Kaçamak Empty
MesajKonu: Geri: Kaçamak   Kaçamak Kilitt11Ptsi Haz. 27, 2011 4:49 pm

Küçücük bir çocuk olmanın değerini kim anlayabilirdi ki? Ya da küçük bir çocuğun hissettiklerini kim bilebilirdi? Masum biri olabilmeyi kim bilebilirdi ki o küçük çocuk gibi olamadıktan sonra. Matteo Orlov’u da bu yüzden kimse hiçbir zaman anlayamamıştı, zamanla hayata tozpembe bulutların arasından bakan Matteo’nun o çocuksu düşleri kirlenmiş ve o pembe bulutların yerini gri, siyah bulutlar almıştı. O da yaşayan her ölümlü gibi kirlenen düşlerinin akıbetine uğrayıvermişti. Bu yüzdendir ki onu çoğu kişi çokta iyi olmayan sıfatlarla anmaktan başka bir şey yapamıyorlardı. Genç adam tipik takıntılarının peşinde sürüklenip hayatı dilediğince yaşamaya çabalarken o günün gerisinde neler getireceğini bilmiyordu bu yüzden sabahın ilk saatlerinde yatağından kalkar kalkmaz ilk işi tipik ve derin düşüncelere dalmak olmuştu. Birkaç ay önce sıradan bir insan olan arkadaşının doğum gününde hediye ettiği müzik aletinin kulaklığını taktı ve yöresel şarkılardan birini açıp dinlemeye başladı. Yapacağı her şeyi en ufak bir işi bile bu müziklerin ritimleri olmadan yapamıyordu, müziğin düşüncelerini yumuşattığını ve o sıkıntılı anlarından kurtardığını hissediyordu.

Ona göre müzik insanın ruhunu sakinleştirebilen yegâne şeydi. Bu yüzden Banshee’nin parçalarından birini açıp sadece kulaklıkla ve kimseyi rahatsız etmeden kitaplarını toplamaya başladığında birkaç gün önce ailesinden gelen o mektubun yarattığı sıkıntı dolu anları unutmaya başladığını hissetti. Biçimli kaşları düşüncelerin yoğunluğu ile çatılmış olsa da derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. Bir süredir sihirli yaratıkların bakımı üzerine olan o koca kitabı okumaya çalışmaktan başka bir şey yapmıyordu. Bu gün odaklanma sorunu yaşadığı ayrı bir gerçek olsa da bu gittikçe moralini bozmaya başlamıştı. Aklını meşgul eden şeyleri zihnin gerisine itip unutmaya çabalasa da bir şekilde tekrar ve tekrar hatırlamaktan başka bir şey yapmıyordu. Ne zaman neşeli ne zaman gergin olacağı belli olmayan Matteo’ya da o gün kimse yaklaşmaya cesaret edemiyormuş gibi görünüyordu, şayet tek başına sıkılmaktan ve okuduğu kitabı tekrarlamaktan başka bir şey yapmaz olmuştu. Ortak binanın açık camından içeri süzülen meltemin esintisi ile bir an alnına dökülen saçları uçuşup ona daha da dağınık ve pervasız bir görünüm vermişti, mimiklerindeki bu hoşnutsuz ifadeyi bir kenara bırakıp parmak uçları ile saçında oynayıp hızlı bir hareketle şekil verdi ve oturduğu sandalyeden hızla kalktı. Kitapları raflarına geri yerleştirdi, bu gün boyunca yapacak başka bir işi kalmamıştı.

Belki de Raven’i arayıp onu biraz daha gıcık etmeliydi, onun sinirlenmesinden bu kadar zevk alırken üzüldüğü zaman neden içinin sızladığını da henüz anlayabilmiş değildi. Aynı soyadı taşıyan iki ailenin birbirine rakip çocukları olmasına ve en ufak bir şeyi bile paylaşamamalarına rağmen hâlâ onu seviyor oluşu da ayrı bir olaydı. Kendini de kimseyi de anlayamıyor oluşunun verdiği sıkıntı ile gözlerini kıstı ve yerine bırakmış olduğu kitapların dağınık bir şekilde duruyor oluşuna aldırmadan yürüyüp ana binadan çıktı. Biraz temiz havaya ihtiyacı olduğu kesindi, klostrofobisi varmış gibi hissediyordu son birkaç senedir kapalı alanlarda kalmaktan korkma dürtüsü o kadar fazla çoğalmıştı ki okul zamanı yatağını bahçeye sürükleyip orada uyumayı düşünmeden edemez olmuştu. Tabi bu mantıklı bir hareket olmazdı lakin kendisini çok daha iyi hissettireceğinden emindi. Geniş araziye çıktığında daha rahat nefes aldığını hissetti, yüzündeki o somurtkan ve sıkıntılı ifade gitmiş yerini rahatlığa bırakmıştı. Temiz havayı içine çekti ve dudak kıvrımlarına oluşan o kurnaz gülümseme Anechka’yı görünce daha da belirginleşti. Genç kızı bakışları ile takip ediyor oluşunu Anechka henüz fark etmemiş olsa da bu planladığı şey genç adamın adımlarının ona doğru yönlenmesine sebep olmuştu. Küçük birkaç adım daha ve Ani bir çarpışmanın ardından aslında beklediği şeyin bu olmadığını fark etmeden dengesini kaybedip genç kız ile birlikte yere düştü. Tamam, onun bir şekilde dikkatini çekmek için bunu amaçlamıştı ama birlikte yere düşmeleri tam anlamı ile bir kazadan ibaretti. Bir an genç kız ile göz göze geldi, onun canının acıdığını hissetmişti. Hızla doğruldu ve ayağa kalkıp genç kızında kalkmasına yardım etti, müzik aletinin kulaklığını çıkarıp. Genç kıza baktı ve “Amacım bu değildi” dedi gülmeden edememişti. “Canını çok yakmadım umarım.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anechka Novikova
V. Sınıf Atheraux
V. Sınıf Atheraux
Anechka Novikova


Mesaj Sayısı : 256

Kaçamak Empty
MesajKonu: Geri: Kaçamak   Kaçamak Kilitt11Ptsi Haz. 27, 2011 8:45 pm

    Okul arazisi her zamanki gibi serindi, Anechka dersten çıkmıştı ve elindeki kitapları taşımakta güçlük çekerken hızlı adımlarla kendini ortak salona atmak için çabalıyordu. Kafasında dönüp duran düşüncelerle boğuşmak aslında birkaç kitap taşımaktan daha zordu. Nemli çimlerin üstünde yol alırken Dew’in nerelerde olduğunu merak ediyordu, en son onu sabah derse girmeden önce görmüştü. Bu çocuğu her an her saniye özleyebilme yeteneği vardı An’in, Devyn yanında olmadığı zaman durduk yere geriliyor, endişeleniyor ve her seferinde de kendi kendine sevgilisinin küçük bir çocuk olmadığını hatırlatması gerekiyordu. Ne var ki bugün bu işe yaramamıştı, sıkıntıyla dudağını dişleyerek etrafa bakındı. Görünürde tanıdığı ya da arkadaşlık ettiği hiç kimse yoktu, Kyle’ı zaten derste de görememişti. Kendisini fena halde yalnız hissediyordu şimdi. Nereye gideceğini düşünüyor, güneşin altında parıldayarak dikkat çeken ve rüzgârla havalanan saçlarını tek eliyle gözlerinin önünden çekmeye çalışıyordu.

    Derin bir nefes alarak ciğerlerini temiz havayla doldurdu, içindeki sıkıntıdan kurtulmak istiyordu. Bugün nedense kötü bir şeyler olacağını hissediyor, ne yaparsa yapsın bir türlü rahatlayamıyordu. Bunda Devyn’in de payı vardı gerçi, sabahtan beri Anechka’yla okulun içerisinde bir türlü denk gelememişlerdi. An, ortak salona gitmenin kendisi için daha iyi olacağını düşünerek adımlarını arazinin doğusuna doğru yönlendirdi, yukarı çıkacak ve hafta sonu okulda gelmeden önce çıktığı alışverişlerinden biri sırasında gözüne çarpan kitaba başlayacaktı. Ah, okumayı seviyordu evet, sadece baskı yapılmadığında. Kendiliğinden gelen bir okuma istediği vardı genç kızın. O kendini içindeki seslere bu denli kaptırmışken aniden gelen darbeyle elindeki ders araç-gereçlerini düşürdü ve hatta üzerine yığılan genç adamın altında kalarak yere yapıştı. Tanrıça aşkına, canı o kadar yanıyordu ki.

    Anechka’nın aldığı koku canının acısını unutturmuş, kalp atışlarını delicesine hızlandırmıştı. Üzerinden yavaşça kalkan genç adamı tanıyordu. Devyn’den önceki erkek arkadaşı Matteo Orlov. An, az çok bir şeyler duysa da çocuğun o nefes kesici gülümsemesinden dolayı –tabii bir de yaşadığı şokun etkisi vardı- tam olarak algılayamıyordu söylenenleri. Kendisini öyle aptal hissediyordu ki. Çocuk bunu yanlışlıkla yapmış olamazdı değil mi? An ve Mat ayrıldıklarından beri birbirlerine bir çift laf etmemişler hatta ikisi de birbirinin suratına bile bakmamıştı. Buna rağmen biraz önce burun buruna gelmeleri Anechka’yı şoka sokmuştu. Neden bu kadar etkileniyordu ki? Anechka Devyn’e deliler gibi aşıktı. Sadece şaşırmıştı o kadar, Mat’e bakarak neler düşündüğünü kestirmeye çalıştı. Gülümsemesini bastırmak istese bile beceremiyordu çocuk, An sinirlenmemek için kendini zorlayarak “Amacının ne olduğu konusunda bir fikrim yok,” diyebildi. Derin bir nefes aldı, elinden savrulup koridora yayılan kitaplarını toplamak için arkasını dönerken sıkıntıyla “Canım çok yandı Mat,” dedi ve bir kısmını çantasına sıkıştırdığı eşyalarıyla ayağa kalkıp gözlerini Mat’in gözlerine dikti. Öylece bekledi, çocuğun dudaklarından dökülecek bir özrü hak ettiğini düşünüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Matteo Orlov
V. Sınıf Atheraux
V. Sınıf Atheraux
Matteo Orlov


Mesaj Sayısı : 33

Kaçamak Empty
MesajKonu: Geri: Kaçamak   Kaçamak Kilitt11Perş. Haz. 30, 2011 10:07 pm

‘İyi çocuk ol Matt’ genç delikanlının şeytanı kulağına ne yapacağını çoktan fısıldamıştı bile, bu yüzden gözleri ilgi ile kısılıp genç kızın gözlerine odaklandığında, dudak çizgilerinde onun ne istediğini bildiğine dair bir gülümseme belirdi. Düşüncelerinin aksine kurnaz ve içten pazarlıklı biri gibi görünmüyordu, tüm samimiyeti ile konuşan genç bir delikanlı gibiydi o an ve Matteo oyun oynamasını çok iyi bilen ve bu konuda fazlası ile başarılı bir genç adamdı. Fakat aklından geçenleri Annechka’nın okuyabilmiş olduğunu düşünmüyordu, büyük bir ihtimal elindeki kitaplarını kafasına fırlatırdı. Bu düşünce ile yüzünde çarpık bir gülümseme oluştu. Kimine ne zaman ve ne şekilde sevimli kimine ise ne zaman korkutucu görüneceğini çok iyi bilirdi. Matteo’yu etkileyici kılanda bu kendinden emin tavırları değil miydi zaten? Ne yaptığını bazen ne şekilde davranacağını o kadar iyi planlardı ki hiçbir zaman hataya düşmezdi, ama o an bu küçük planında bir aksaklık olmuş ve genç kızın kızgın gözleri ile karşılaşıvermişti. Onu yere düşürmek istememişti, çarpışmaları dışındaki tüm olaylar kendiliğinden gelişivermişti. ‘Küçük bir özür, kızlar kaba erkeklerden hoşlanmaz, bunu sende en az benim kadar iyi biliyorsun.’ İç sesinin haklı olduğunu biliyordu, bu yüzden o birkaç saniyelik çok kısa bir duraklamanın ardından, kendi iç sesi ile bir deli gibi cebelleşmek yerine. “Özür dilerim, amacım seni incitip yere düşürmek değildi.” dedi, üzgün olduğu ve bu konuda samimi olduğu anlaşılsın diye o samimi gülümseyişi solmuş yerini özür dileyen pişman bir adamın mimikleri almıştı. O an onu kızdırmadığına emin bir ses tonu ile sakin ve samimi konuşmuştu. Evet, amacı onu yere düşürmek falan değildi ama dürüst olmak gerekirse şu saatten itibaren ve o etkileyici bakışlarının ardından Annechka’yı kollarına almayı istemekten başka bir şey düşünmüyordu. Onu kollarının arasına almak o an en özel isteklerinden biri olup çıkabilirdi, fakat genç kızı böyle etkileyemeyeceğini biliyordu, bu yüzden daha özenli davranmaya dikkat etmeye başlamıştı Annechka’yı hiçbir zaman incitmek istememişti ve incitmekte hoşuna gitmezdi. O canının yandığını söylerken genç kıza bir iki adımda yaklaştı ve “Seni incittiğim için özür dilerim, cidden, neden yardım etmeme izin vermiyorsun?” dedi genç kızın kollarının arasındaki kitapları taşıması için kendisine uzatmasını beklerken ona bir dostun yapabileceği en samimi şekilde yaklaşmıştı. Annechka okulun en güzel kızlarından biriydi ve Matteo ise onun eski sevgililerinden biriydi, onunla olduğu zamanlarda, onunla birlikte yaşadığı dakikalarda nefes alabildiğini hatırladı. Annechka istediği zaman o kadar tatlı ve samimi biri oluyordu ki genç adam onun büyüsüne kapılmadan edemiyordu, Annechka ile birlikteyken hiç sıkılmazdı, konuştukları zaman konudan konuya atlar zamanın nasıl geçtiğini anlamadan birlikte koca bir günü bitirdiklerini fark ederlerdi. Şimdi nasıl olup da birbirlerine bu kadar uzak olduklarını hâlâ anlayabilmiş değildi. Onunlayken gülümseyebilmeyi öğrenmiş genç adam. Şimdi ise genç kız kendine bir yabancıymış gibi kızgınlıkla bakıyordu. Matteo onunlayken rahat ediyordu, sıkılmıyordu birkaç günlük takılıp yüz çevirdiği kızlardan o kadar farklıydı ki. Boş biri değildi, zekiydi gülümsediği zamanlarda gülüşü bir güneşin parlaklığına dönerdi ve genç adam gözlerini ondan alamazdı. Ne olduğunu bilemeden ondan ayrılmış o şu Dew denilen çocukla takılmaya başlamıştı, onu kıskanmıyordu, o çocuğu hiçbir zaman kıskanmazdı zaten. Anechka’yı mutlu ettiği sürece ve üzmediği sürece Matteo’yu alakadar etmezdi. Fakat nedendir bilinmez bir kere genç adamı şeytan dürtmüştü bile bu yüzden Dew’i umursamayarak ona yaklaşma planları yapmaya başlamıştı. “Eğer rahatsız oluyorsan yanından giderim, kalmamı istersen sana eşlik eder ve birazda laflarız olmaz mı?” genç kıza uzanan eli kısa bir süre havada kalmış olsa da onun kendisine hayır diyemeyeceğini biliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kaçamak
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
: God's Gamble : Revenge's Poisionous Game : :: ESTROVAN :: ILLUSTRIST CADILIK VE BUYUCULUK OKULU :: Okul Arazisi-
Buraya geçin: